Otomobiller veya genel anlamda taşıtlar;hayatımızın merkezinde yer alan unsurlardır ve bizler hep daha gelişmiş taşıma araçlarını hayal ederiz. 90’lara kadar otomotiv dünyası, süper araba üretmek misyonunu üstleniyorken, ortaya çıkan petrol krizleri, doğaya verilen zararın etkilerinin ortaya çıkmaya başlaması gibi durumlar dikkate alınarak, 90’lardan itibaren daha kompakt araçlar üretme çabası, hemen hemen tüm markaların esas telaşı haline geldi.
Özellikle Amerikan aile arabalarının barındırdığı 3-4 litrelik motorların ürettiği gücün ne kadar gereksiz olduğuna işaret eden Japon otomotiv üreticileri, 1 litrenin altında motora sahip motorları geliştirerek, Avrupa’ya ilham kaynağı oldu. Fransız, İngiliz ve İtalyan otomobil üreticilerinin 70’lerden beri ürettiği kompakt sınıf araçlar, 2000’lerin gözdesi olurken, süper arabalar ve büyük motorlu şehir arabalarının reytingi ister istemez azaldı.
Günümüzde ise bambaşka çalışmalar gündemde ve hatta bir çoğu hayata geçirildi bile. Hiç fosil tüketmeyen otomobillerin yanı sıra kinetik enerjiyi elektriğe dönüştüren fosil yakıtlı motorlar yollarda yerini aldı bile.
Hybrid Otomobiller
Toyota ve Honda öncülüğünde yollarla buluşan Hybrid teknolojisi, günümzüde, Chevrolet ve Opel tarafından da kullanılıyor ve motor teknolojisi hızla Avrupalı ve Amerikalı üreticilerin gözdesi haline geldi bile. Öyle ki, Hybrid motorlar, hem fosil yakıt tüketen küçük bir motora, hem de elektrik enerjisi kullanan bir motora sahip. Bataryaların içerisinde yeterli güç bulunduğunda ve yol koşulları elverişli olduğunda, elektrik enerjisi ile hareket eden araç, batarya boşluğunda ise fosil yakıtlı motoru otomatik olarak çalıştırarak yoluna devam edebiliyor. Özellikle şehir içi tüketimde, %70’e varan yakıt tasarrufu sağlayan Hybrid sisteminde, araç hareket ettiği her an bataryalar şar ediliyor ve kinetik enerji, depolanıp daha sonra kullanılıyor.
Yani, Hybrid araçların fişe takılıp şarj edilmeleri söz konusu değil. Kaldı ki, Hybrid bir araç zaten deposunda benzin yokken kullanılamaz. Değindiğimiz gibi bataryanın şarj olabilmesi için aracın hareket etmesi gerekir, ki Hybrid bataryalar o kadar da büyük değildir.
Elektrikli Otomobiller
Dünya elektrikli motorları uzun zamandır kullanıyor. Pekiyi neden otomobillerde bu motorları kullanmıyoruz? Bu bize petrol endüstrisinin bir oyunumudur gibi senaryoları inceleyecek olduğumuzda sonucun tam olarak bu olmadığı ortaya çıkıyor. Elbette petrol üreten ülkeler, bu yakıtın kullanım sıklığının düşmesini istemez, lakin bu; bu ülkelerin dahi engelleyemeyeceği bir gelişimdir.
Elektrikli motorların kullanımındaki sorunlar geçmişte iki boyutta ortaya çıkmaktaydı.
- Batarya Problemi
- Dijital Kontrol Problemi
Elektrikli otomobillerin kullanımında en büyük sorun kuşkusuz pillerin tesisidir ki, oldukça ciddi bir güce sahip motorları kilometrelerce besleyecek pil teknolojisi hala geliştirilebilmiş değildir. Ayrıca bataryaların bileşenleri, petrolden kat be kat daha yanıcı olmalarından ötürü birer risk unsurudur.
Üreticiler, daha güvenli ve daha yüksek kapasiteli piller geliştirmek için çıktıkları yolda, son birkaç yılda ciddi bir yol kat etti ve otomotiv dünyasının yıldızı konumundaki Tesla Motors, tam dolu şarjla 400-600 km yol kat edebilen otomobiller geliştirmeyi başardı. Üstelik bu araçlar konvansiyonel süper arabalarla aynı gücü üretebiliyor, doğaya hiç zarar vermeden mükemmel bir sürüş keyfi sunuyor.
İkinci sorun olan her tekerlek için ayrı ayrı tesis edilen motorların dijital ve hatasız biçimde idare edilmesi konusu ise artık bir sorun olmaktan çok uzak. Zira ulaştığımız bilgisayar teknolojileri sayesinde, şimdi sürücüsüz çalışan otomobiller dahi üretebiliyoruz. Mevcut şartlar altında, Las Vegas sokaklarında otonom otobüsler dolaşmaya başladı bile.
Geleceğin otomobilleri, kuşkusuz benzin veya mazot harcamayacak. Ama neye benzeyip nelere kadir olacaklarını tahmin dahi edemiyoruz.
