Diyabet Türleri

Kaç tür diyabet vardır ve sizdeki hangisi?

Kaç tür diyabet vardır ve sizdeki hangisi?

Tip 1

Tip 1 diyabette kişinin bağışıklık sistemi vücudun kendi beta hücrelerine saldırır ve onları yok eder. Buna otoimmun hastalık adı verilir. Yükselen glikoz seviyesinin kontrol edilebilmesi için bu tür diyabete sahip kişilere insülin enjekte edilir. Bu çeşit diyabete sahip kişiler çoğunlukla zayıftır.

Tip 2

Tip 2 diyabet en yaygın diyabet çeşididir. Tip 2 diyabete sahipseniz insüline dirençlisiniz demektir. Bu durumda vücudunuz insülinin normal görevini yapmasına karşı direnç gösterir. Dolayısıyla, kandaki glikoz seviyesinin düşmesi için daha çok insüline ihtiyaç duyarsınız. Ayrıca pankreasta beta hücresi kaybı da söz konusudur ancak bu Tip 1’ de olduğu kadar geniş ölçekli değildir. Bu çeşit diyabete sahip kişiler çoğunlukla aşırı kilolu ya da obezdir.

Diyabetin sebepleri: Genler ve çevre

Diyabet sahip olduğunuz genler ile yaşadığınız çevrenin etkileşimi sonucunda oluşur. Tip 1 diyabette genetik etki hakkında oldukça bilgi sahibiyiz ancak çevresel koşulların etkisi konusunda bildiklerimiz kısıtlı. Buna karşılık tip 2 diyabette ise genetik sebepler büyük oranda bilinmese de bu tip için obezite ve hareketsizliğin önemli çevresel risk faktörleri olduğunu biliyoruz.

Tip 1 diyabetten farklı olarak tip 2 diyabet büyük ölçüde kalıtsaldır. Tek yumurta ikizlerinden ikisinin birden tip 1 diyabet olma olasılığı %60 iken tip 2 diyabette bu oran %100’e kadar çıkmaktadır. Çift yumurta ikizlerinde ise ikizlerin aynı anda tip 2 diyabete sahip olma olasılığı %40’dır. Yine çift yumurta ikizlerinden biri tip 2 diyabete sahipse diğerinin de bu çeşit diyabete sahip olma ihtimali sadece %8’dir.

Diyabet Türleri

Tip 1 diyabete müdahale yöntemleri:

Tip 1 diyabete insülin enjeksiyonu ile müdahale edilir. Tip 2 diyabete müdahale edilebilmesi için kullanılan ve ağız yoluyla alınan ilaçlar tip 1’ de işe yaramaz. Bu ilaçların işe yarayabilmesi için pankreasın hala önemli ölçüde insülin üretebiliyor olması lazımdır. Hastalığın erken evrelerinde    tip 1 diyabete sahip olan hasta insülin üretebilir. Bu aşamada hastanın glikoz seviyesini kontrol altında tutabilmek için az miktar insülin alması yeterli olacaktır. Birkaç ay ya da yıl sürebilen bu erken döneme remisyon dönemi ya da balayı dönemi denir. Ancak nihayetinde tüm beta hücrelerinin kaybolmasıyla ve vücut tamamen insüline ihtiyaç duyar hale gelecektir.

Tip 1 diyabetin önlenmesi için yapılan araştırmalar

Tip 1 diyabet bağışıklık sisteminin beta hücrelerine saldırması sonucu gerçekleşir. Bu saldırıyı engelleyebilirsek tip 1 diyabeti önlemek de mümkün olabilir.  Bir klinik çalışmada da önerildiği gibi böbrek ve kalp gibi nakil yapılan organların yeni vücudu tarafından reddedilmesini engellemek amacıyla kullanılan ilaçlar ile mümkün olabilir. Araştırmaya göre bağışıklık sistemini bastıran bu ilaçların yeni tip 1 teşhisi konulmuş hastalara verilmesiyle remisyon döneminin uzadığı görüldü. Ancak ne var ki ciddi enfeksiyonlar ve hatta kanser gibi yan etkileri doğurması muhtemel olan bu tür ilaçların sürekli olarak kullanılması gerekmektedir. Organ nakli yapılmış bir hasta için bunlar göze alınabilecek risklerdir ancak diyabet hastalarındaki durumun böyle olduğu söylenemez. Ancak bu araştırma bağışıklık sistemini hedef alan diğer tedavi yöntemleri için yeni bir kapı açtığından önemlidir.

Günümüzde yapılan araştırmalar remisyon dönemindeki hastalar için geçerli olsa da, sonuçların olumlu çıkması söz konusu tedavinin gelecekte gelişmiş tip 1 diyabete sahip insanlar için de umut olabileceği açıktır.

Diyabet Türleri

 

Tip 2 diyabete müdahale yöntemleri:

Tip 2 teşhisi konulan bir hastaya mevcut iki problemin düzeltilmesine yönelik tedavi uygulanır: insülin direnci ve bozuk insülin imali.

Doktor ilaç dahi yazmadan önce sizden egzersiz yaparak kilo vermenizi ve diyetinizdeki kalori miktarını düşürmenizi isteyecektir.  Bu iki şey insülin direncini önemli ölçüde düşürecektir. Yapılan bir araştırmaya göre yediklerindeki kalori miktarını düşürerek kilo veren obez hastaların %80’i diyabet ilaçlarını kullanmayı bırakarak glikoz seviyelerini normal seviyeye düşürmeyi başarabilmişlerdir.

Egzersiz ya da diyet değişikliği glikoz seviyesini değiştirmezse doktor ilaçlı tedavi uygulanmasını isteyecektir. Bu ilaçlar çeşitli yollardan etkisini gösterir:

  • Bağırsaklardan glikoz emilimini yavaşlatır.
  • Karaciğerdeki glikoz üretimini azaltır.
  • Mevcut beta hücrelerini insülin salınımı için uyarır.
  • Vücudu dolaşımdaki insüline karşı daha duyarlı hale getirir (insülin direncini düşürür).
  • Midenin boşalma hızını yavaşlatarak iştahı bastırır.

Glikoz seviyesini normal aralıkta tutmak için birden fazla ilaç kullanılması gerekebilir. Ağız yoluyla alınan ilaçlar glikoz seviyesini kontrol etmekten uzaksa, yan etkileri kaldıramıyorsanız ya da sağlık durumunuz ilaçları almanıza engel ise doktor insülin tedavisine başlanmasını isteyebilir.

Tip 2 diyabetin önlenmesi için yapılan araştırmalar

Tip 2 diyabet hastalarında beta hücrelerinin neden başarısız olduğuna dair bildiklerimiz kısıtlı. Ancak kilo alımının ve obezitenin tip 2 diyabetin gelişmesinde önemli bir role sahip olduğunu biliyoruz. Bir teoriye göre obezite insülin direncini artırdığı için zararlıdır. İnsülin direnci ise daha çok insülin üretilmesini gerektireceğinden beta hücrelerinin iş yükünü önemli ölçüde artırmaktadır. Beta hücreleri başlangıçta bununla başa çıkabilir ancak nihayetinde bu hücreler yorulacak ve insülin üretemez hale gelecektir. Obezlik azaltılırsa ya da ilaçlarla insülin direnci düşürülürse beta hücreleri işlevlerini düzgün bir şekilde yapabilir ve sonuç olarak diyabet gelişimi önlenebilir ya da ertelenebilir. Bu hipotezin testine yönelik birkaç büyük klinik araştırma yapılmıştır.

Leave a Reply